Ölüdeniz’e bu adın verilmiş olmasındaki sebep; pek çok kişi tarafından, kapalı bir koy şeklindeki fiziki yapısı ve dalgasız, durgun suları sanılsa da, asıl hikaye üzücü bir aşk efsanesine dayanıyor.
Hikayenin, suların durgunluğu ve denizin dinginliği ile dolaylı olarak bağlantısı olduğunu söylemek de çok yanlış olmasa da, asıl sebep güzeller güzeli Belcekız ile oralardan geçen gemilerden birinin kaptanın oğlu, yakışıklı bir genç arasındaki aşk hikayesinin, aşıkların bu sularda boğularak ölmesi ile nihayete ermesi olduğu efsanesi..
Eski zamanlarda Fethiye’den geçen gemiler, içme suyu almak amacıyla kıyıya çıkmak için gemilerini açık denizde demirlerler, kaptanlar ve güverte ekibi sandallarla kıyıya çıkarmış. Günlerden bir gün yine Fethiye’den geçen bir geminin kaptanı ve kaptanın yakışıklı oğlu su almak için kıyıya çıktığında, yakışıklı genç oğlan, dünyalar güzeli Belcekız’ı görür ve daha ilk görüşte vurulur. Belcekız da aynı şekilde bu oğlana aşık olmuştur. Hatta aşkından öylesine deli divane olmuştur ki; o günden sonra uzun süre boyunca plajda oğlanın babasının gemisinin yolunu gözlemiş ve sevgilisini beklemiştir.
Oğlan da, aşkından yanıp tutuştuğu Belcekız’ı görebilmek uğruna, her fırsatta gemiyi bu civara demirlettirir ve kıyıya çıkar. Gide gele gide gele bu iki genç sevgili olurlar ve buluştukları nadir zamanlarda aşklarını doyasıya yaşarlar. Yaşadıkları aşktan elbette gencin ihtiyar kaptan babası da haberdar olur.
Bir gün, Belcekız yine kıyıda hasretle sevgilisinin yolunu gözlerken, aniden hava bozar ve şiddetli bir fırtına patlar. Çevreyi tanıyan genç oğlan, babasına, hemen burada, korunaklı ve havuz gibi bir koy olduğunu ve fırtına geçene kadar oraya sığınabileceklerini söyler ama Belcekız ile olan münsabetini bilen ihtiyar kaptan oğlunun lafına güvenmez ve sevdiği kızı görebilmek uğruna geminin parçalanmasını göze aldığını, ekmek teknelerini riske attığını düşünür.
Baba ile oğul arasında, bir yandan fırtına ile boğuşurken, şiddetli bir tartışma yaşanmaya başlar. Tartışma kavgaya döner derken baba bir kürek darbesi ile oğlunun dalgalı denize düşmesine sebep olur ve dalgaların etkisiyle kayalıklara çarparak parçalanan oğluna daha ne olduğunu anlamadan, baba o sırada, çarşaf gibi durgun, sakin ve korunaklı bir koy olan Ölüdeniz koyunu görür ama iş işten geçmiştir.
Sevdalısının yolunu bekleyen zavallı Belcekız bu felakete gözleri ile şahit olunca bu acıya dayanamaz ve o da kendini, bugün adını verdiği plajın üstündeki kayalıklardan öfkeli sulara atıverir ve o da hemen oracıkta sevgilisinin ardından can verir.
O gün bugündür, genç kızın öldüğü yer Belcekız ve plajı da Belcekız plajı, genç oğlanın öldüğü yer ise Ölüdeniz adı ile anılmaya başlar.
Gün içerisinde gece ve gündüz su rengi değişim gösteren Ölüdeniz’in Belcekız ile sevgilisinin acıklı hikayesine ağladığı efsanesi de yaygın inanışlardan biridir.
Ölüdeniz; adını aldığı ölümlerin yanı sıra, bir ölü gibi durgun, dingin, sakin, çarşaf gibi sulara sahip bir koy olmasına, adeta bir göl gibi olmasına rağmen, tertemiz ve berrak sulara sahiptir. Ölüdeniz’in sükunetine rağmen bu kadar temiz olmasının temelde 3 nedeni vardır;
Belcekız plajı ise günümüzde, Fethiye’den kalkan tekne turlarının da başlangıç noktası olarak seçilen en iyi Fethiye plajları arasında yer alıyor.. Başlangıç olmayanlarda da mutlaka rotaya dahil edilerek ziyaret edilen popüler noktalardan bir tanesi.